top of page
Homo Deus Yuval Noah Harari

Homo Deus // Yuval Noah Harari

Stok kodu: 9786055029630

Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi 

Yuval Noah Harari

 

Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen olduğunu anlatan Harari, Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle yarınımızı ele alıyor. İnsanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu bilim, tarih ve felsefe ışığında incelediği bu çalışmasında, insanın bambaşka bir türe, Homo deus’a evrildiği bir gelecek kurguluyor.

 

Yola “önemsiz bir hayvan” olarak çıkan Homo sapiens, tanrılar katına ulaşmak uğruna kendi sonunu mu hazırlıyor?

 

Homo sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında döndüğünü iddia eden hümanist öğretiye inandı?

 

Bu öğreti gündelik yaşantımızı, sanatımızı ve en gizli tutkularımızı nasıl şekillendiriyor?

 

İnsanı inekler, tavuklar, şempanzeler ve bilgisayar programlarının tümünden ayıran yüksek zekası ve kudreti dışında herhangi bir alametifarikası var mı?

 

Tarih boyunca benzeri görülmemiş kazanımlar elde etmemize rağmen mutluluk seviyemizde neden kayda değer bir artış olmadı?

 

“Tüm bunları anlamak için tek yapmamız gereken geriye dönüp bakmak ve Homo sapiens’in aslında ne olduğunu, hümanizmin nasıl dünyaya hakim bir din hâline geldiğini ve hümanizm rüyasını gerçekleştirmeye çalışmanın aslında neden insanlığın kendi sonunu getireceğini incelemektir. İşte bu kitabın temel meselesi budur.”

 

“Okurken hem eğlenecek hem de çok şaşıracaksınız. Her şeyin ötesinde, kendinizi daha önce hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünürken bulacaksınız.” Daniel Kahneman,Hızlı ve Yavaş Düşünme’nin yazarı

 

“Homo Deus’u okuduğunuzda uzun ve zorlu bir yolculuğun ardından vardığınız bir uçurumun kenarında durduğunuzu hissedeceksiniz. Yolculuğun artık bir önemi kalmayacak, çünkü bir sonraki adımınızı engin bir boşluğa atacaksınız.” David Runciman,The Guardian

  • Yuval Noah Harari 1976’da doğdu. 2002’de Oxford Üniversitesi’nde tarih doktorasını tamamladı. Şimdilerde Kudüs İbrani Üniversitesi’nde Beşeri Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü’nde dünya tarihi dersleri veriyor.

     

     

     

     

     

  • Türkçesi: Poyzan Nur Taneli

    Türü: İnceleme / Bilim / Tarih

    Yayıma Hazırlayan: Öykü Özçinik

    Son Okuma: Bağış Bilir

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Cilt Bilgisi: Ciltsiz

    Kâğıt Bilgisi: Kitap Kâğıdı

    Basım Tarihi: 1. Baskı Aralık 2016

    Basım Bilgisi: 13. Baskı Mart 2018

    Sayfa Sayısı: 456 s.

    Kitap Boyutları: 15 cm x 21,5 cm

    ISBN No: 978-605-5029-63-0

    Barkod No: 9786055029630

514,00₺ Normal Fiyat
334,10₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


1

İnsanın Yeni Gündemi


Üçüncü binyılın şafağına gerinerek ve gözlerini ovuşturarak uyanır insanlık. Hâlâ aklından feci bir kabusun sahneleri geçmektedir. “Dikenli teller ve devasa mantarlara benzer bulutlar... Oh be, neyse ki sadece kötü bir rüyaymış.” Sonra banyoya gidip yüzünü yıkar insanlık, aynada kırışıklıklarını inceler, kendine bir kahve hazırlar ve ajandasını açıp sorar: “Bakalım gündemimizde bugün neler varmış?”


Bu sorunun cevabı binlerce yıl boyunca değişmemiştir. 20. yüzyıl Çin’inde, ortaçağ Hindistan’ında ya da antik Mısır’da insanlığı hep üç temel sorun meşgul etmiş, kıtlık, salgın ve savaşlar listenin en başında yer almıştır. Nesiller boyunca çeşitli tanrılara, meleklere ve azizlere yakarmış, sayılamayacak kadar çok alet, kurum ve sosyal yapı icat etmiş olsa da insanlık yine de açlık, hastalık ve şiddet yüzünden kitleler halinde ölmeye devam etmiştir. Birçok düşünür ve kahin de kıtlık, salgın ve savaşların tanrının muazzam planının ya da kusurlu tabiatımızın bir parçası olduğu ve kıyamete kadar bunlardan kurtulamayacağımız sonucuna varmıştır.


Ne var ki üçüncü binyılın şafağında insanlık, inanması zor bir gerçekliğe uyanır. Bu konuda herkes aynı fikirde olmasa da geçtiğimiz yıllarda kıtlık, salgın ve savaşları dizginlemeyi başardığımız söylenebilir. Şüphesiz bu sorunları tamamen çözemedik ama onları doğanın anlaşılamaz ve önlenemez meseleleri olmaktan çıkarıp mücadele edilebilir unsurlara dönüştürdük. Bu sorunlardan kurtulmak için artık herhangi bir tanrıya ya da azize yakarmak zorunda değiliz. Kıtlık, salgın ve savaşları engellemenin yollarını gayet iyi biliyoruz ve çoğu zaman da bunda başarıya ulaşıyoruz.


Hâlâ kayda değer bozgunlara uğradığımız doğru ancak bu yenilgiler karşısında, “Kusurlu dünyamızın işleyişi bu,” ya da “Tanrı böyle buyurmuş,” diyerek omuz silkmiyoruz artık. Aksine kıtlık, salgın ya da savaşlar kontrolümüzden çıktığında birilerinin sorumluluğunu yerine getirmediğini düşünüyor, bir soruşturma komisyonu oluşturuyor ve bir daha aynı hataları tekrar etmeyeceğimizi söylüyoruz. Bu işe yarıyor da. Yaşadığımız felaketlerde verdiğimiz kayıplar her geçen gün azalıyor. Tarihte ilk defa çok yemekten ölen insan sayısı, gıdasızlıktan ölen insan sayısından daha fazla. Enfeksiyona bağlı ölümler azalırken yaşlılığa bağlı ölümler giderek artıyor; askerler, teröristler ve suçlular tarafından katledilenlerin toplamından fazlası kendi canına kıyıyor.


21. yüzyılın başında ortalama bir insanın McDonald’s menüleriyle tıkınmaktan ölme ihtimali kuraklık, Ebola virüsü ya da El-Kaide saldırısında hayatını kaybetme ihtimalinden çok daha yüksek.


Devlet başkanlarının, CEO’ların ve generallerin günlük programları hâlâ ekonomik ve askeri krizlerle doluyken, tarihin evrensel ölçeğinde insanlık artık kafasını kaldırıp yeni ufuklar arayabilir. Peki eğer kıtlık, salgın ve savaşları kontrol altına aldıysak, bundan sonra insanlığın gündemini neler belirleyecek? Yangının olmadığı bir dünya ve bu dünyada bir itfaiyeci olduğunuzu düşünün... İşte şimdi insanlık da 21. yüzyılda daha önce hiç duyulmamış bir soruyu kendine sormak zorunda. Bundan sonra neyle oyalanacağız?


Verimli, sağlıklı ve uyumlu bir dünyada dikkatimizi ve yaratıcılığımızı ne cezbedecek? Biyoteknoloji ve bilgi teknolojilerinin bugün bize bahşettiği sınırsız olanakları göz önünde tutarak özellikle şu sorunun bir an önce cevaplanması gerekiyor. Bu olanakların bize verdiği güçle şimdi ne yapacağız?



Diğer Kitaplarımız

bottom of page