top of page
Marx Okumak Slavoj Žižek

Marx Okumak // Slavoj Žižek , Frank Ruda, Agon Hamza

Stok kodu: 9786052205839

Marx Okumak

Slavoj Žižek , Frank Ruda ve Agon Hamza

 

Bu kitapta sunulan felsefi okuma, Marx ile Platon, Descartes ve Hegel arasında üretken olabilecek kısa devreler sunmak üzere şekilleniyor: Kapitalist mağarada Platoncu Marx, öznellik düşmanlarına öznelliği savunan Kartezyen Marx, emek temelinde özilişkisel bir olumsuzluk gören Hegelci Marx bir araya geliyor.

 

Günümüzün önemli Marksist düşünürlerinden Žižek, Ruda ve Hamza, cesur bir felsefi hamleyle Marx’ı yeni bir özgürleşme siyasetine zemin sunabilecek tarzda yeniden yorumluyorlar. Sonuçta, parçacık fiziğinden güncel siyasi eğilimlere uzanan bir turla kapitalizmin içinde bulunduğu krize farklı bir yaklaşım getiren muhayyel, yaratıcı ve deneysel bir okuma çıkıyor karşımıza.

 

“Çok yerinde bir zamanlamayla kaleme alınmış bu eserde yazarlar, alışılagelmiş şekilde Hegel eleştirisi üzerinden Marx’ı anlama yaklaşımını tersine çeviriyor, işe Marx’tan başlayıp sonra Hegel’e dönüyorlar. Önümüze yepyeni bir entelektüel ufuk açıyorlar.”

Kojin Karatani

 

Marx Okumak  bizi günümüzde Marx’ın kazandığı yeni önemi anlamaya çağırdığı kadar, felsefe ile Marx’ı buluşturmanın gücünü de ortaya koyuyor. Her sayfası felsefi bir Marksizmi nasıl tasavvur edilebileceğini ortaya koyan ilham verici fikirlerle dolu.”

Todd McGowan, Vermont Üniversitesi

 

  • SLAVOJ ŽIŽEK

    Slavoj Žižek  Sloven sosyolog, filozof ve kültür eleştirmeni, Slovenya’daki Lübliyana Sosyoloji Enstitüsü’nde felsefe profesörü. Felsefe, sinema, din, kültür, sosyalizm alanlarını kesiştiren pek çok çalışması mevcuttur.  İdeolojinin Yüce Nesnesi (Metis, 2002), Kırılgan Mutlak (Encore, 2003), Yamuk Bakmak (Metis, 2004), Biri Totaliterizm mi Dedi? (Epos, 2006), Gıdıklanan Özne: Politik Ontolojinin Yok Merkezi (Epos, 2007), Ahir Zamanlarda Yaşarken (Metis, 2011), Acı Çeken Tanrı: Kıyameti Ters Yüz Etmek (Sel, 2013; Boris Gunjevic ile birlikte), Paralaks (Encore, 2014) Hiçten Az (Encore, 2016), Kendini Tutamayan Boşluk, (Metis, 2019) kitapları arasındadır.

    FRANK RUDA

    Frank Ruda Alman filozof. Birleşik Krallık’taki Dundee Üniversitesi’nde felsefe bölümü öğretim görevlisi. Hegel's Rabble: An Investigation into Hegel's Philosophy of Right [Hegel’in Hukuk Felsefesi Üzerine İnceleme] (Continuum, 2011), Özgürlüğün Feshi: Kaderciliğin Çağdaş Dönemde Kullanımının Bir Savunması (Açılım Kitap, 2020), For Badiou: Idealism without Idealism [Badiou İçin: İdealizmsiz İdealizm] (Northwestern University Press, 2015) kitaplarının yazarıdır.

    AGON HAMZA

    Agon Hamza Makedonya’daki Üsküp Sosyal ve Beşeri Bilimler Enstitüsü’nde felsefe bölümü öğretim görevlisi. Althusser and Pasolini: Philosophy, Marxism, and Film [Althussser ve Pasolini: Felsefe, Marksizm ve Film] (Palgrave Macmillan, 2016) ve From Myth to Symptom: The Case of Kosovo [Mitten Semptoma: Kosova Vakası] (Kolektivi Materializmi Dialektik, 2013, Slavoj Žižekile birlikte) kitaplarının yazarı, Althusser and Theology: Religion, Politics and Philosophy [Althusser ve Teoloji: Din, Siyaset ve Felsefe] (Brill, 2016) ve Repeating Žižek [Žižek’i Tekrar Etmek] (Duke University Press, 2015) kitaplarının editörü, ayrıca Frank Ruda ve Slavoj Žižek ile birlikte Dialectical Materialism (Palgrave Macmillan, 2016) kitabının eş editörüdür.

  • Özgün adı: Reading Marx

    İngilizce Aslından Çeviren: Barış Engin Aksoy

    Yayıma Hazırlayan: A. Müge Çavdar

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Nisan 2021

    ISBN: 978-605-2205-83-9

    169 s. / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5

205,00₺ Normal Fiyat
133,25₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


Giriş:

Beklenmedik Kavuşmalar


Bu kitap üç filozof tarafından yazıldı. Amaç Marx’ı okumanın farklı (ve henüz keşfedilmemiş) yollarını bulmaktı. Marx’ın yapıtlarına eğilen (özellikle Kapital’den beslenen, ama onunla sınırlı kalmayan) bu kolektif proje, şu an kendimizi içinde bulduğumuz özgül felsefi ve siyasal konjonktürde konumlanıyor. Sahiden tuhaf ama büsbütün benzersiz de olmayan bir durumdayız şu an. Gelin bu tuhaflığı ve benzersizliği göstermek için Marksizm ve komünizmin hayli “kısa tarihi”ne şöyle bir göz atalım. Diğer tarihlere, mesela demokrasinin muzaffer tarihine kıyasla Marksizmin tarihi “kısa”dır; emekleme dönemindeyken arızalar barındıran –örneğin Eski Yunan’da kadınları ve köleleri dışarıda bırakan– demokrasinin fiiliyata geçmesinin ne denli uzun zaman aldığını pek hatırlamayız genellikle. Önceki tarihsel koşullarda oluşmuş durumlara ve bu durumlarda “Marksizm” ya da “komünizm”in haline baktığımızda, içinde bulunduğumuz mevcut durumla bazı benzerliklerini görmek mümkündür. Zira önceki tarihsel konfigürasyonlar içinde de özgürleşmeyi (ya da devrimi) tasavvur etmek neredeyse bugünkü kadar imkânsız (hatta imkânsızlığın dereceleri var dersek, belki daha bile imkânsız) görünmüştür.


Dolayısıyla Marksizmin tarihine Marksist bir perspektiften baktığımızda, bunların (mesela özgürleşmenin imkânsızlığının) büsbütün ontolojik imkânsızlıklar değil, her zaman tarihsel olarak belirlenmiş ve dolayısıyla özgül imkânsızlıklar olduğu hemen görülebilir. Verili bir siyasal sistemde toptan bir dönüşümü tasavvur etmenin imkânsızlığı salt kavramsal bir imkânsızlık değildir; somut bir tarihsel durum tarafından belirlenmektedir, belli imkânsızlık noktalarının özgül bir şekilde eklemlenmesine dayalıdır. Marksizmin tarihine Marksist bir perspektiften bakıldığında, modal kategoriler tarihsel yüzlerini gösterir. Bu perspektifin tek getirisi bu değildir ama. “Marksizm” ya da “komünizm” adı altında toplanan pratiklerde çoğu zaman tarihsel anlamda özgül bir imkânsızlığın yeni bir imkâna (özgürleşme imkânına) çevrilebildiğini de öğrenmek mümkündür; bu modal dönüşümde her zaman Marksizmin bir nevi kendi kendini olumlaması (Selbstbehauptung), merkezi varsayımlarını, aksiyomlarını olumlaması da söz konusudur. Farklı bir toplum örgütlenmesinin mümkün olduğu iddiasını düşünelim: Önce bu iddianın ortaya konması gerekmiş, sonra Paris Komünü’nde tarihsel bir gönderge bulmuş, sonra da bu Komün Rusya’da meydana gelecek dönüşümlerin başlangıç noktası olarak alınmıştır.


Gel gelelim –Marksist olmayan– pek çok kişinin sonraları iddia ettiği gibi, Marksizmin tarihinden en nihayetinde öğrenebileceğimiz ve öğrenmemiz gereken bir şey daha var ki o da önceden imkânsız görüneni yeni bir imkâna dönüştürmenin ağır bedeli: şiddete gösterilen müsamaha, milyonlarca insana çektirilen acılar, tarifsiz adaletsizlikler, ama aynı zamanda üretilen yeni yapısal imkânsızlıklar – ya da önceki imkânsızlıkların sadece yer değiştirmesi. Yani pratik bir dönüşüm gibi görünen şey, bu perspektiften bakıldığında, aslında tam da bu tür imkânsızlıklara dokunulmaması gerektiğini, aksi takdirde olsa olsa felaket doğacağını gösterir.


Bugün nerede duruyoruz peki? Bu tarih bakımından bizim konumumuz neresi?


Birincisi, 2017 Kapital’in ilk cildinin yayımlanışının 150. yıldönümüydü. Başlı başına bu tarihsel olgu bir dizi soru doğuruyor (Marx düşüncesinin felsefi, ideolojik, epistemolojik, siyasal ve potansiyel geçerliliği, önemi vb. hakkında); bu sorular mevcut durumun ve onu doğuran tarihin koordinatları tarafından belirlendiği gibi, aynı zamanda bu koordinatları belirliyor. Bu kitapta doğrudan ve dolaylı olarak değinilen sorular bunlar. Yani burada okuyacaklarınız ne kayıtsız şartsız bir Marx savunusu ya da övgüsü olacak, ne de –vaktiyle Benedetto Croce’nin Hegel felsefesini o çağ için önem taşıyan ve taşımayan parçalara ayırma çabası gibi– Marx düşüncesinde hangi kısımların hâlâ canlı olduğunu hangi kısımların öldüğünü teşrih etme çabası. Daha ziyade Marx’ı çağdaşımız olarak okuyup onunla birlikte düşünme girişimi olacak.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page