top of page
Yakınsama Peter Watson

Yakınsama // Peter Watson

Stok kodu: 9786052205150

Yakınsama
Evreni Açıklayan En Derin Fikir
Peter Watson

 

Tarih alanındaki kapsamlı çalışmalarıyla tanınan Peter Watson’ın Yakınsama’sı bilimsel fikirler tarihine etkileyici, özgün bir yolculuk.

 

Watson bu çalışmasında fizikle kimya arasındaki yakın ilişkiyi, kuantumun diğer bilimlere nasıl yakınsadığını, klimatolojinin mitolojiyle, botaniğin arkeolojiyle nasıl ilişkilendiğini ve disiplinlerarası uyuma dair tüm meseleleri ince ince irdeliyor. Farklı bilimler, farklı başlangıç noktaları ve hiç benzemeyen ilgi alanlarına rağmen bir araya geliyor; egemen anlatıyı, evrenin tarihini anlatmak üzere yakınsıyor ve birleşiyor.

 

Başlangıçta tereddütle karşılansa da “yakınsama” Nobel Ödüllü fizikçi Steven Weinberg’in ifade ettiği üzere, “evreni açıklayan en derin fikir”dir. Günümüzün bilgi toplumlarındaysa çok önemli bir eğilime dönüşerek iş, eğitim ve teknoloji gibi çeşitli alanların gidişatına yön vermeye başlamıştır.

 

 “Bilimsel disiplinleri birleştirmeye yardımcı olacak bağlantıları inceleyen kışkırtıcı bir tarih çalışması. Watson bağlantıların nasıl dizildiğini etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor. Biyolog, matematikçi ya da astrofizikçi de olsanız kesin olan tek bir şey var: Herkes nihayetinde aynı sistem üstüne çalışıyor.”

Science

 

“Geçen yüzyılın en önemli bilimsel fikirlerini gözden geçirmek isteyenler, bu kitapta aradıklarını bulabilir.”

Marcia Bartusiak, Washington Post

  • 1943 doğumlu tarihçi, gazeteci, yazar. Durham, Londra ve Roma üniversitelerinde eğitim gördü. Sunday Times’ta kıdemli editörlük, The Times’ta New York temsilciliği ve Observer’da köşe yazarlığı yaptı. Sanat ve antik eserler dünyasında işlenen suçlara dair üç teşhir kitabına imza attı ve 25 dile çevrilmiş 17 kitap yazdı. Türkçede Fikirler Tarihi: Ateşten Freud’a kitabı Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.

  • Türkçesi: Eylem Yenisoy Şahin

    Yayıma Hazırlayan: Yusuf Zeybekoğlu, Yakup Pekön

    Son Okuma: Müge Karahan

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Ekim, 2019

    552 Sayfa / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5 cm

    ISBN: 978-605-2205-15-0

OKUMA PARÇASI


Önsöz


Yakınsama: “Evreni Açıklayan En Derin Fikir”

1912 yılının Nisan ayı başlarında Danimarkalı fizikçi Niels Bohr Kuzey İngiltere’deki hareketli Manchester şehrine geldi. Birkaç ay evvel Danimarka’dan ayrıldığında Avrupa’nın en kalabalık caddesi olduğu söylenen Market Street’in bulunduğu, fabrika bacalarından günün yirmi dört saati duman ve kurum yükselen, Britanya’da sanayinin kalbinin attığı yerde çalışacağını hiç düşünmemişti. Aslında ilk gittiği yer Cambridge yerleşkesiyle “köklü ve görkemli” kolejler olmuştu. Kopenhag’da, metallerin elektron teorisi üzerine yaptığı doktorayı yeni tamamlamıştı ve maddenin temel bir birimi olan elektronu 1897’de keşfeden ve bu keşfinden dolayı Nobel Ödülü kazanan Cavendish Laboratuvarı müdürü J. J. Thomson’la birlikte çalışmak için Cambridge’e gitmişti.


Bohr, nişanlısı Margrethe’e yazdığı mektuplarda Thomson’dan nezaketle bahsetmesine rağmen Niels ve “J. J.”in –Thomson böyle bilinirdi– arası aslında iyi değildi. İri kemikli, tıknaz Danimarkalı okulda İngilizce eğitimi almıştı ancak konuşması tumturaklı ve resmiydi; ayrıca David Copperfield okuyarak konuşmasını süsleme çabasının hemen hemen hiç faydası olmamış, diğerlerinin çalışmalarındaki küçük hatalara dikkat çekerek müdürle ilişkisini geliştirme girişimi de hiç işe yaramamıştı. Ona kalırsa, unutkanlığıyla ünlü J. J.’in, Bohr’un, Dancadan ne yazık ki fizikçi olmayan biri tarafından çevrilmiş tezini okuması haftalar sürerdi. (“Yüklü parçacıklar” tabiri “dolu parçacıklar” olarak çevrilmişti.) Doğrusu Cavendish’in müdürü olması nedeniyle oldukça yoğun olan Thomson, Bohr’la ve çalışmasıyla pek de ilgili gibi görünmüyordu.


Bununla birlikte Noel’den kısa bir süre sonra Ernest Rutherford her sene düzenlenen, konferansların koro halinde söylenen şarkılarla birleştiği gürültülü bir etkinlik olan Cavendish toplantısında konuşmak üzere Cambridge’e geldiğinde Bohr büyülenmişti. Rutherford gerçekçi, yanakları al al, geniş omuzlu ve deneyleri planlandığı gibi gitmediğinde onlara sövmesiyle ünlü biriydi. Cavendish’te lisansüstü akademik çalışmalar yapmış ve Manchester’a dönmeden önce Kanada’daki McGill Üniversitesi’nde profesör olarak çalışmış bir Yeni Zelandalıydı. 1908’de radyoaktivite araştırmasıyla Nobel Ödülü kazanan Rutherford, 1911 Mayıs’ında atomun temel yapısı keşfiyle fizik dünyasını ikinci kez şaşkına çevirmişti. Artı yüklü bir çekirdeğe ve bu çekirdeğe uzak bir yörüngede dolaşan eşit eksi yüklü elektronlara sahip atomun, minyatür bir güneş sistemine benzediğini göstermişti. (Bir bağlama oturtmak gerekirse, atomda çekirdeğin onu çevreleyen elektron bulutuna oranı Londra’daki Albert Salonu’nda bulunan bir kum tanesiyle salon arasındaki oran kadardır. Başka bir ifadeyle, çekirdek bir basketbol topu büyüklüğünde olsaydı, elektronlar yaklaşık üç sokak ötede olacaktı. Gerçek anlamıyla en geniş atom 1860 yılında keşfedilen, 0.0000005 milimetre yani 5x10-7 mm genişliğindeki ve gümüşiye çalan altın rengindeki, potasyum benzeri alkali metal sezyumdur. Bir posta pulunun tırtıllı kenarlarının bir ucundan diğerine bu atomlardan yan yana dizilmiş 10 milyon tanesi yerleştirilebilir.)



Diğer Kitaplarımız

bottom of page