top of page
Beterotu // Pınar Öğünç

Beterotu // Pınar Öğünç

Stok kodu: 9786256896314

Beterotu

Pınar Öğünç

 

Gündelik hayatın çatlaklarından sızan, kırılgan hayatların hikâyeleri. Plaza işçileri, çevrimiçi âşıklar, çalışırken ölüp betona gömülenler, yerinden yurdundan edilenler, yedi göbekten şehirliler… Pınar Öğünç insan hikâyelerinin en saydam noktalarına incelikli ama derinlemesine bir bakış atıyor. Yazarın güçlü öykücülüğü, karakterlerini okurun hayatında da görünür kılıyor. Beterotu okuruna hem bugünle ve kendiyle yüzleşme imkânı veriyor hem de yalnız olmadığını hatırlatıyor.

Pınar Öğünç’ün gazeteciliğinden ve kişiliğinden bildiğimiz incelik ve hakikilik, öyküleri de sımsıkı kuşatan bir incelik ve hakikilik. En başta bu söylenmeli. Beterotu’nu okurken yazarın kendine ve hayata dönük dürüstlüğünün müthiş bir gözlem gücüyle birleştiğini ya da bu olağanüstü gözlem yetisinin zaten o dürüstlükten beslendiğini seziyorsunuz. Beterotu neoliberal politikaların metropol keşmekeşiyle el ele yol açtığı “sıkışmanın” farklı görünümlerini ve farklı kuşaklardan kadınların ya da erkeklerin hayatlarındaki tezahürlerini, kısacık zaman aralıklarına yerleşerek ustalıkla hikâye ediyor.

 

Sevilay Çelenk—

 


Bu küçük kitapta yeni hayatımızın farklı sektörlerine bakmış gibidir yazar, kendi kişisel duygularını ve yandaşlıklarını bize dayatmaya (bir “kanıt” olarak seferber etmeye) kalkışmadan. Ya da olabildiğince geride durarak. İnsanın “içini ısıtan” öyküler değil bunlar, ama artık kim tam “Sait Faik” gibi yazma gücünü kendinde buluyor ki. Öğünç içinde bulunduğumuz hayata bakıyor ve orada genellikle balçık görüyor, ancak “faziletsiz mağduriyet” gibi bir deyimle tanımlanabilecek bir toplumsal manzara. Herhangi bir kurtarıcı bakışa cevap vermeyen kaskatı sefillik.
 

Orhan Koçak—

  • PINAR ÖĞÜNÇ

    İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Yirmi iki yaşındayken, bir haber dergisindeki iş görüşmesine yazdığı öykülerle gitti. Çeşitli dergi ve gazeteler ile online mecrada muhabir, editör, köşe yazarı olarak çalıştı. Daha çok edebiyatla kesişen bir gazeteciliğe yakın durdu.

  • Yayıma Hazırlayan: Çiğdem Şentuğ

    Kapak Tasarımı: Neriman Arslan

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Haziran 2025

    120 sayfa / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5 cm

    ISBN: 978-625-6896-31-4

195,00₺ Normal Fiyat
126,75₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


Plazada Huzur

“Sırtından Afrika görünüyor,” dedi. Evet, cümle buydu. 

“Günaydın” diye seslenene “Sensin günaydın” diye köpürebileceğim her zamanki sabahlardan biriydi. Ofise yeni varmıştım, masama geçtim, ayakkabılarımı değiştirecektim. Sabah öfkemle radikal bir örgütün militanı olabilirim. Fakat öğleyi geçtikten sonra, eve dönmeye üşenecek kadar pelte kıvamına geldiğimden bu zor. Çantamdan topukluları çıkarıp spor ayakkabıların bağcıklarını çözmek için eğildim. “Sırtından Afrika görünüyor.” Daha önce görmediğim bir yüz. Gerçi en az bin beş yüz kişinin çalıştığı yirmi dört katlı bir binada, şaşırtıcı olmayan da bu zaten. Aynı kasabada yaşadığın insanların bazılarıyla hayatın boyunca hiç karşılaşmazsın.


Eğilmişim, külotlu çoraplı ayaklarımı daha topukluya sokmamışım. Zaten birinin görmesini isteyeceğim bir sahne değil. Ayak parmaklarının çorapta, o burun dikişleri altında büzülüşü bir tuhaf gelir bana. Tuhaf ve hüzünlü. Neyse, gerildim. O çok sıradan bir cümle kurup gitmiş gibiydi. Ben ne demek istediğini bile anlamamıştım.


Uzaklaşınca ters taraftaki tuvalete gittim hızlıca. Arkamı dönüp aynada gri eteğime baktım, bir leke var mı diye. Yoktu. Zaten “sırtından” demişti. Başımı sola geriye doğru biraz daha çevirip de atkuyruğum yana kayınca anladım ne demek istediğini. Anlamış olmak hoşuma gitti, içimden güldüm. Bir de dönüp sağ tarafımdan baktım. Duş aldıktan sonra her zamanki gibi telaşla çıkmıştım evden. İşe gelene kadar hâlâ kurumayan saçım, açık mavi gömlekte iz bırakmıştı ve evet boynumdan aşağı, omurgamın üzerinde hayali bir dövme gibi küçük bir Afrika vardı. Birkaç saat sonra tuvalete gittiğimde niyeyse yine döndüm arkamı aynaya, Afrika okyanuslara gömülmüştü. İnsanlığın başladığı yer, dedim kendi kendime, bir ofis canlısının sırtında son buluyor. Trajik.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page