top of page
Yürümek, Adım Adım Erling Kagge

Yürümek, Adım Adım // Erling Kagge

Stok kodu: 9786052205990

Yürümek, Adım Adım

Erling Kagge

 

“Kısa yürüyüşler de yaptım, uzun yürüyüşler de. Şehirden şehre de yürüdüm, köyden köye de. Gün boyunca da yürüdüm, gece boyunca da. Sevgililerimden uzaklaştığım yürüyüşler de yaptım, dostlarıma yaklaştığım yürüyüşler de. Ormanların derinlerinde, yüce dağlarda, karla kaplı engin düzlüklerde, şehirlerin yaban bölgelerinde yürüdüm. İçim sıkkınken de yürüdüm, sevinçten havalara uçarken de. Dertlerimden kaçmak için yürüdüğüm de oldu. Acı çekerken de yürüdüm, mutluyken de. Nerede olursam olayım, neden olursa olsun hep yürüdüm. Dünyanın sonuna kadar yürüdüm – gerçekten.

 

Bütün yürüyüşlerim birbirinden farklı olsa da dönüp baktığımda hepsinin ortak bir paydada buluştuğunu görüyorum: iç sessizlik. Yürümek ve sessizlik birbirini tamamlar.”

 

“Üç Kutba” da (Kuzey Kutbu, Güney Kutbu ve Everest Zirvesi) yürüyerek ulaşan ilk kâşif olan Erling Kagge için yürümek onu büyüleyen sorulara açılan bir kapı, belki zaman zaman gözardı etmek istediği dertlerinden uzaklaşma fırsatı, yaratıcılığını açığa çıkarmak için fiziksel bir anahtar, hatta kendini düşüncelerin dile gelmeyen akışına bırakabilmek için kullandığı korunaklı bir alan. Niçin yürüyoruz? Hızlı mı yavaş mı yürüyoruz? Nereden nereye yürüyoruz? Belirli bir hedefimiz mi var yoksa sadece yürümek için mi yürüyoruz? Kagge bunlar gibi birçok sorunun yanıtını okurlarıyla birlikte çıktığı edebi bir yürüyüşte arıyor.  

 

“Son derece akıcı ve güzel bir metin, tavsiyeleri kadar bilge ve rahatlatıcı… bir yandan iyi bir yürüyüş rehberiyken bir yandan da uzun uzadıya düşündüren bir yol arkadaşı…”

 

                                                                                                                                                      New York Journal of Book

  • Erling Kagge “Üç Kutba” da (Kuzey Kutbu, Güney Kutbu ve Everest Zirvesi) yürüyerek ulaşan ilk kâşiftir. Kitapları 38 dile çevrilen Kagge aynı zamanda Norveçli bir yayıncıdır. Gürültü Çağında Sessizlik, çev. Nezihat Bakar Langeland (Alfa, 2020), Az Parayla Büyük Sanat Eserleri Satın Alma Rehberi, çev. Abdullah Yılmaz (Alfa, 2021) ve yayınevimizin yayın programında olan Bir Kâşifin Felsefesi, eserlerinden bazılarıdır.

  • Türkçesi: Oğuz Tecimen

    Yayıma hazırlayan: Çiğdem Şentuğ

    Sayfa düzeni: Semih Büyükkurt

    Kapak tasarımı: Kolektif Tasarım

    1. Baskı Şubat 2023

    ISBN: 978-605-2205-99-0

    144 s. / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5

205,00₺ Normal Fiyat
133,25₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


I


Günlerden bir gün anneannem yürüyemez oldu.

İşte o gün öldü. Fiziksel anlamda bir süre daha yaşadı ama zamanında ameliyatla takılan protez dizleri artık yıpranmıştı ve vücudunu taşıyamıyordu. Kaslarında kalan son kuvvet de yatalak olduğu günlerde tükendi. Sindirim sistemi çalışmamaya başladı. Kalp atışları yavaşladı, nabzı düzensizleşti. Ciğerleri giderek daha az oksijen alır oldu. Sonlara doğru güç bela nefes alıyordu.


O zamanlar evde iki kızım vardı. Küçüğü Solveig on üç aylıktı. Büyük büyükannesi yavaş yavaş cenin pozisyonuna büzülürken Solveig de yürümeyi öğrenme vaktinin geldiğini hissetti. Kollarını havaya kaldırıp ellerini parmaklarıma kenetleyerek oturma odasında yalpalaya yalpalaya yürümeyi başardı. Parmaklarımı bırakıp kendi başına birkaç adım atmaya çalışırken aşağısı ile yukarısı, yüksek ile alçak arasındaki farkı keşfediyordu. Ayağı takılıp da oturma odasındaki masanın kenarına alnını çarptığındaysa bazı şeylerin sert, bazılarının yumuşak olduğunu öğrendi.


Yürümeyi öğrenmek belki de hayatımızdaki en tehlikeli iştir. Solveig kollarını açıp dengesini kurmaya çalışarak oturma odasında oradan oraya yürüme becerisi edindi çok geçmeden. Düşmekten korktuğu için mini mini, kesik kesik adımlar atıyordu. İlk denemelerini gözlemlerken şaşırmıştım; zemine tutunmaya çalışır gibi ayak parmaklarını açıyordu. “Çocuğun ayağı ayak olduğunu bilmez daha / Olmak ister kelebek ya da elma” der Şilili şair Pablo Neruda “Ayağın Masalı” şiirinin başında.


Sonra Solveig bir anda daha emin adımlarla hareket etmeye başladı. Verandaya açılan kapıdan bahçeye çıktı. Çıplak ayakları döşemeden farklı bir şeye temas ediyordu artık: yeryüzüne – çimlere, taşa ve çok geçmeden asfalta.


Sanki kişiliğinin bazı yönleri –mizacı, merakı, iradesi– yürüdüğünde daha belirgin hale gelmişti. Yürümeyi öğrenen bir çocuğu gözlemlerken, keşfetmenin ve bir şeye vâkıf olmanın verdiği sevincin dünyadaki en güçlü şey olduğuna bir kez daha kani oluyorum. Bir ayağı diğerinin önüne atmak, yoklayarak keşfetmek ve bir şeyin üstesinden gelmek doğamızda var. Keşif yolculukları başladığımız şeyler değil zamanla bıraktığımız şeylerdir.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page