top of page
Hayvan Olmak Charles Foster

Hayvan Olmak // Charles Foster

Stok kodu: 9786055029142

Hayvan Olmak: Bir İnsanın Hayvana Dönüşmesinin İzini Sürmek

Charles Foster

 

Bu değerli gezegeni herkes ve her şey gibi paylaşan insanlara, canlı olmaya dair samimi ve radikal bir bakış açısı sunan Hayvan Olmak, hayvan olmayı deneyimleyebilmek gerçekten mümkün müdür, sorusunu hep yakınında tutarak diğer canlı türleriyle aramızda zaman içinde oluşmuş sınırları belirsizleştirmeye dönük bir çabanın ürünüdür.

 

Bir imkansızın peşinden giderek hayvan olmanın doğasını keşfe çıkan tutkulu doğabilimci Charles Foster, porsuk, susamuru, alageyik, tilki ve ebabil “olmayı” tecrübe etmeye kalkışarak, yitirdiğimiz vahşiliğimizin, inkar ettiğimiz vahşiliğimizin ve vahşileşebilmemizin nükteli hikâyesiyle zamanda unuttuğumuz tabiatımızı yeniden hatırlamamızı sağlıyor.

 

“Doğa yazını genellikle etrafı sömürgeci adımlarla arşınlayan ve iki metrelik mesafeden yeryüzünde gördüklerini anlatan insan hikayelerinden ya da hayvanların giyindiğini savunan insanlardan ibarettir. Bu kitap dünyayı, çıplak Welsh porsukları, Londra tilkileri, Exmoor susamurları, Oxford ebabilleri, İskoç ve West Country alageyikleriyle aynı düzlemde görerek anlatmak üzerine bir çabadır. Aynı zamanda koklama ve işitmenin görme duyusundan daha işlevsel olduğu bir yaşam alanında hareket etmenin nasıl bir his olduğunu öğrenmenin de hikayesi... Bir nevi edebi Şamanizm, ve itiraf etmeliyim ki, çok ama çok eğlenceliydi.”

  • Charles Foster, Cambridge Üniversitesi’nde veterinerlik ve hukuk eğitimi aldıktan sonra, hukuk ve biyoetik alanında doktorasını aynı üniversitede tamamlamıştır. Halen Oxford Uehiro Center for Practical Ethics’de araştırma görevlisi olan yazar, Oxford Üniversitesi’nde Sağlık Hukuku ve Etik dersi vermektedir. Foster altı çocuğu ve karısıyla Oxford’da yaşamaktadır.

     

     

     

     

     

  • Türkçesi: Ece Bulut

    Türü: Çevre ve Ekoloji, Doğa Yazını, Vahşi Yaşam

    Yayıma Hazırlayan: Eda Doğançay

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Cilt Bilgisi: Ciltsiz

    Kâğıt Bilgisi: Kitap Kâğıdı

    Basım Tarihi: Eylül 2016

    Basım Bilgisi: 1. Baskı

    Sayfa Sayısı: 240 s.

    Kitap Boyutları: 15 cm x 21,5 cm

    ISBN No: 978-605-5029-14-2

    Barkod No: 9786055029142

285,00₺ Normal Fiyat
185,25₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


1*

HAYVANLAŞMAK


Ben bir insanım. En azından ebeveynlerimin ikisinin de insan olması beni bir insan olarak tanımlar. Bu durumun birtakım sonuçları var, mesela bir tilkiyle çocuk yapmam mümkün değil. Kendi koşullarımı kabullenmeliyim. Fakat istediğiniz biyolog ya da şamana sorabilirsiniz; türler arası sınırlar tam anlamıyla yanıltıcı değildir, ancak asla keskin olmadığı gibi bazen de geçişlidir.


Porsukla aynı atayı paylaştığımız zamanlar otuz milyon yıl öncesine denk gelse de, üç dört milyar yıldır evrilmekte olan Dünya için aslında sadece bir göz kırpması kadar kısa bir süredir. Kırk milyon yıl geriye gittiğinizdeyse sadece porsuklarla değil martılarla da aynı aile albümünü paylaştığımızı göreceksiniz.


Bu kitapta yer alan tüm hayvanlar yakın aileden. Eğer bu gerçek gelmiyorsa hislerimizin biyolojik olarak köreldiğini söylemeliyim. Yeniden eğitilmeye ihtiyaçları olduğu kesin.


İncil’in Yaratılış bölümünde iki yaratılış anlatısı vardır. Eğer bu anlatıların tarihe karıştıktıklarını düşünmeyi tercih ediyorsanız, en azından birbirleriyle uyuşmadıklarını unutmamalısınız. İlkine göre, insan en son yaratılan canlıdır. İkincisiyse insanın ilk yaratılan canlı olduğunu söyler. Öte yandan hayvanlarla ilişkimiz üzerine her ikisinin de ilginç şeyler söylediği kesindir.


İlk Yaratılış hikâyesi, insanın altıncı günde, karada yaşayan canlılarla aynı zamanda yaratıldığını anlatıyor. Çok fazla ortak yönümüz olmalı, nihayetinde aynı gün doğmuşuz.


İkinci yaratılış hikâyesi, hayvanların Adem’e arkadaşlık etmek üzere yaratıldığını söyler. Yalnız olmak Adem’e iyi gelmeyince Tanrı da hayvanları yaratmış. Maalesef işler planlandığı gibi gitmeyip hayvanların arkadaşlığı da kafi gelmeyince Havva’ya gerek olmuş. Havva’yı gördüğünde, “En sonunda!” diye haykırmış Adem; pek çoğumuzun hayatımızın bir noktasında haykırmayı umduğu gibi. Yalnızlık kediler için bile kolay baş edilir bir his değildir. Tüm bunlar Tanrı’nın planının geri teptiği anlamına gelmez, hayvanlar tamamen umutsuz yoldaşlarımız değildir. Köpek mamasındaki çeşitlilik bile aksini düşündürmeye yeter.


Adem bütün memelilere ve kuşlara isim vererek, hem kendi varoluşuna hem de hayvanların kökenine ait bir bağ yarattı. Adem’in ilk kelimeleri hayvanlara verdiği bu isimlerdi. Söylediklerimiz ve isimlendirdiklerimizle kendi sınırlarımızı belirleriz, Adem de kendisini ve sınırlarını hayvanlarla ilişkisi üzerinden belirledi. Bu ilişki ve sınırlanma basit tarihsel olgulardır. Bebek odalarımıza giren hayvanlarla büyürken, onlardan yürümeyi, sakinleşmeyi, emeklemekten paytak adımlara geçmeyi öğrendik. Hayvanlara verdiğimiz ve onlar üzerindeki kontrolümüzü ima eden kelimeler de onların sınırlarını çizdi. Bu sınırlandırma hem gözardı edilemeyecek kadar belirgindi hem de çoğu zaman hayvanlar adına felaketlerle sonuçlandı. Hayvanlarla sadece genetik atalarımızı ve DNA’mızın büyük bir kısmını paylaşmakla kalmıyoruz, tarihimiz de ortak. Aynı okulda büyüdük, ortak dillerimizin olması belki de şaşırtıcı değildir.


Köpeğiyle konuşan bir insan türler arasındaki eşitliği kabul etmiş demektir. Şaman olma yolunda en büyük ve en önemli adımı atmış sayılır.


Yakın geçmişe kadar insanlar Dr. Dolittle gibi davranmaktan tatmin olmuyordu. Hayvanlarla konuşabilirlerdi evet, onlar da cevap veriyordu, fakat bu yeterli değildi. Hem aradaki ilişkinin sıcaklığını tam olarak göstermeye yetmiyordu hem de kullanışlı olduğunu söylemek zordu. Ayrıca hayvanlar yağmur yağmazsa sürünün nereye gideceği, ya da kuşların neden gölün kuzey kısmındaki bataklığı terk ettiği gibi çok elzem ve tehlikeli sırları paylaşmıyordu. Bu tip önemli bilgilere ulaşabilmek için atalarımızın ortaklığı konusunda ısrarcı olmak zorundaydınız. Hem sizi bu dünyadan ayıran hem de diğer canlılarla aranızdaki sınırları belirleyen zarı ortadan kaldırdığı bilinen yöntemler arasında, su kaybından burnunuzun kılcak damarlarından kan gelene dek ateş etrafında dans etmek, ruhunuzun kusma hissiyle birlikte ağzınıza dolduğunu hissedene dek donmuş bir nehirde ruhani şarkılar mırıldanmak, ya da sinek mantarı yiyip tepenizdeki ağaç dallarının üzerinde uçmayı beklemek var. Zarın delinmesi için coşkuyla emek harcadıkça, o sizi içine alacak, kapsayacak ve doğumdan önce anne karnında içinde durduğunuz amniyotik kese gibi saracak. Ve oradan bir kurt ya da antilop olarak doğacaksınız.


Bu dönüşümler en eski sanat eserlerinin temalarını oluşturur. Üst Paleolitik dönemde, insan bilinci evrimin etkisiyle çalı çırpı misali dağınık duran nöronlar arasından baş gösterdiğinde, insanlar mağaraların soğuk rahimlerine girip hayvan ve insan figürlerinin birleştiği “teriantroplar” çizdiler duvarlara. Canavar kafalı ve toynaklı insanlar ya da insan elli ve kalkanlı canavarlar.


Din, Mısır ve Antik Yunan’ın gelişmiş ve sistemleşmiş yapılarında bile teriantrop çizimlere ilişkin bir mevzu olarak kalmaya devam etmiştir. Yunan tanrıları ölümlüleri yakından izleyebilmek için sürekli hayvan kılığına girip çıkmış ya da Mısır’ın din temalı resimleri insan ve hayvan bedenlerinin birbirine eklemlenmesinden meydana gelmiştir. Gelenek, tabii ki Hinduizm’le devam ediyor. Ben bu satırları yazarken fil başlı tanrı Ganeş’in bir heykeli duruyor karşımda. Milyonlarca insan için hem suda hem de karada yaşayayıp farklı dünyalar arasında gezebilen amfibik tanrılar tapınmaya değer bulunuyor. Gezdikleri dünyalar da hayvan ve insan biçimleriyle anlatılıyor. Hayvanlarla insanların dünyasını birleştirmeye yönelik kadim ve samimi bir arzu mevcuttur.


Bu arzuyu en iyi anlayanlar arzuyu yetişkinlerden daha az kaybetmiş olan çocuklardır. Köpek kostümleri giyer, yüzlerini kaplan gibi boyar, uyurken oyuncak ayılarına sarılır, odalarını hamsterlarıyla paylaşırlar. Anne ve babaları onlara insan kostümlü hayvanların hikâyelerini okur uyumadan önce. Tavşan Peter ve Puddleduck yeni teriantrop şamanlarıdır onların.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page