top of page
Kutsal Otu Örmek //Robin Wall Kimmerer

Kutsal Otu Örmek //Robin Wall Kimmerer

Stok kodu: 9786256896376

Kutsal Otu Örmek

Kadim Bilgelik, Bilimsel Bilgi ve Bitkilerin Öğretileri

Robin Wall Kimmerer

 

Potawatomi halkının bir üyesi olarak bitkilerin ve hayvanların en eski öğretmenlerimiz olduğuna inanan, aynı zamanda doğaya bilimin merceğinden bakan bir botanikçi olan Robin Wall Kimmerer, bu iki bakış açısını ustalıkla bir araya getirerek okuru bilimsel olduğu kadar efsunlu, kutsal olduğu kadar tarihsel, akılcı olduğu kadar bilge bir yolculuğa çıkarıyor.

Kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkan Kimmerer; beş yıla yakın bir süre boyunca New York Times çoksatanlar listesinde kalan bu kitabında, Kaplumbağa Adası’nın yaratılışından bugünkü ekolojik tehditlere uzanan zengin düşünce örgüsüyle, temel bir gerçeğin etrafında dolaşıyor: Daha geniş bir ekolojik farkındalığa uyanmak ancak yaşayan dünyanın geri kalanıyla karşılıklı ilişkimizi kabul edip kutlamakla mümkün. Çünkü ancak diğer varlıkların dillerini duymayı öğrendiğimizde yeryüzünün cömertliğini anlayabilir ve armağanlarımızı karşılık olarak sunmayı öğrenebiliriz.

Robin Wall Kimmerer olağanüstü bir kitap yazmış. Bilimin olgusal ve objektif yaklaşımının, yerli halkların kadim bilgeliğiyle nasıl zenginleşebileceğini gösteriyor. Güzellikleri o kadar iyi anlatıyor ki… Boylu mazıların, yabani çileklerin, yağmur altındaki ormanların ve mis kokulu kutsal ot çayırlarının manzaraları, kitabı bitirdikten çok sonra bile gözünüzün önünden gitmiyor.
Jane Goodall

  • Robin Wall Kimmerer ödüllü bir botanikçi ve Potawatomi Halkının bir üyesidir. 2015’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “Doğayla İlişkimizi İyileştirmek” başlıklı bir konuşma yapan Kimmerer, SUNY Çevre Biyolojisi Bölümü’nde seçkin öğretim üyesi unvanına sahiptir. Yerli Halklar ve Çevre Merkezi’nin kurucusu ve yöneticisi olarak yerli bilgelikle bilimsel bilgiyi birleştiren sürdürülebilirlik programları geliştirmektedir. 2022’de MacArthur Bursu’yla onurlandırılmıştır. Bitki ekolojisi, yosun ekolojisi ve restorasyon ekolojisi üzerine pek çok bilimsel makalesi bulunan Kimmerer, ekolojik toplulukların yanı sıra insanın toprakla olan bağının onarımıyla da ilgilenmektedir. Kimmerer'in bir diğer kitabı Serviceberry de, yine Kolektif Kitap aracılığıyla okurlarıyla buluşacaktır. 

  • Özgün adı: Braiding Sweetgrass: Indigenous Wisdom, Scientific Knowledge and the Teachings of Plants

    Türkçesi: Ayşe Başcı

    Yayıma Hazırlayan: Çiğdem Şentuğ

    Kapak Tasarımı: Geray Gencer

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Kasım 2025

    ISBN: 978-625-6896-37-6

    528 s. / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5

650,00₺ Normal Fiyat
455,00₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


BAŞLARKEN


Bitki İsimlerinin Kullanımı Hakkında Bilgi 

İnsan isimlerini hiç tereddüt etmeden büyük harfle yazarız. Örneğin “george washington” şeklinde yazmak, kişinin insan vasfını ortadan kaldırmak olur. Öte yandan uçan bir böcek türü olarak “Sinek”i büyük harfle yazmak komik gelir, ama bir marka ismiyse bu şekilde yazılması kabul edilebilir. Büyük harf kullanımı belirli bir ayrım yaratır, varlıklar hiyerarşisinde insanları ve insanın yarattıklarını üst konuma taşır. Biyologlar bir insanın ya da yerin adını içermediği sürece, bitki ve hayvan isimlerini küçük harfle yazar. Böylece ilkbaharda ormanda ilk çiçek açan bitki “kanotu” şeklinde, California ormanlarındaki pembe çiçekse California Bilimler Akademisi kurucularından Albert Kellogg’un anısına “Kellogg kaplan zambağı” şeklinde yazılır. Önemsiz gibi görünen bu gramer kuralı aslında insanların ayrıcalıklı olduğuna, çevremizdeki diğer türlerden öyle ya da böyle farklı, hatta üstün olduğumuza dair köklü varsayımın bir ifadesidir. Kızılderili anlayışına göre tüm varlıklar aynı derecede önemli bireylerdir; hiyerarşi değil bir çember söz konusudur. Dolayısıyla hayatımın her alanında yaptığım gibi, bu kitapta da at gözlüğü kullanan bu gramer kurallarını reddederek, insan olsun ya da olmasın, bir bireyden bahsederken özgürce Akçaağaç, Balıkçıl ve Kanguru yazıyor; kategori ya da kavram anlamındaysa akçaağaç, balıkçıl ve insan şeklinde kullanıyorum. 


Kızılderili Dilinin Kullanımı Hakkında Bilgi 

Potawatomi ve Anishinaabe dilleri, toprağın ve halkın bir yansımasıdır. Bu halkların çok uzun geçmişleri boyunca, kısa süre öncesine kadar hiçbir zaman yazıya dökülmemiş, yaşayan, sözlü bir gelenektir. Bu dili yazım kuralları çerçevesinde anlayıp kullanmaya yönelik çok sayıda yazı sistemi geliştirilmiştir ama pek çok varyasyonu olan ve yaşayan bir dili bunlardan hangisinin daha doğru açıkladığı konusunda kesin bir uzlaşmaya varılamamıştır. Dilimizi akıcı bir şekilde konuşan ve öğreten Potawatomi büyüklerinden Stewart King, çok temel seviyede kullandığım kelimeleri kontrol etme, anlamları doğrulama ve imlayla kullanım tutarlığı konusunda bana tavsiyelerde bulunma inceliğini gösterdi. Dili ve kültürü anlama çabama rehberlik ettiği için minnettarım. Bu dili yazarken çift sesli kullanmayı öneren Fiero sistemi, Anishinaabe dillerini konuşanların çoğunluğu tarafından kabul görmüştür. Fakat Potawatomi dilinde konuşanların çoğu (“seslileri düşürenler” olarak bilinirler) Fiero sistemini kullanmaz. Farklı bakış açılarına sahip tüm konuşan ve öğretenlere saygı duymakla birlikte, kelimeleri bana ilk öğretildiği şekilde kullanmaya çalıştım. 


Kızılderililerin Hikâyeleri Hakkında Bilgi

İyi bir dinleyiciyim ve hatırlayamadığım kadar uzun süredir çevremde anlatılan bütün hikâyeleri dinliyorum. Bana aktarılmış hikâyeleri başkalarına aktararak öğretmenlerimi onurlandırmak istiyorum. 

Bizlere hikâyelerin canlı olduğu, büyüdüğü, geliştiği, hatırladığı, özde değil ama dışgörünüşte değiştiği öğretildi. Toprak, kültür ve anlatıcının etkisiyle paylaşılıp şekillendirildikleri için aynı hikâye çok farklı biçimlerde ve kapsamda anlatılabilir. Anlatılma amacına bağlı olarak bazen sadece bir kısmı paylaşılır ve çok yönlü bir hikâyenin yalnızca bir yönü anlatılır. Burada paylaşılan hikâyeler de öyle. 

Geleneksel hikâyeler bir halkın ortak hazinesidir ve tek bir kaynağa dayandırılarak literatürden alıntı yapmak kolay değildir. Bu hikâyelerin çoğu herkese anlatılmaz, bu tür hikâyeleri ben de kitaba almadım; ama daha geniş bir çerçevede işe yarayacakları umularak özgürce paylaşılan pek çok hikâye de vardır. Çok sayıda versiyonu olan bu hikâyelerde basılı kaynaklardaki versiyonları referans almayı tercih ettim, fakat paylaştığım versiyonun farklı anlatılarda defalarca zenginleştirilmiş olduğunun da farkındayım. Bazı hikâyeler sadece sözlü gelenekten geldiği için basılı bir kaynak bulamadım. Tüm hikâye anlatıcılarına chi megwech.Suzan



Diğer Kitaplarımız

bottom of page