top of page
Lacan’da Aşk Bruce Fink

Lacan’da Aşk // Bruce Fink

Stok kodu: 9786052205341

Lacan’da Aşk
VIII. Seminer Aktarım Üstüne Bir İnceleme

Bruce Fink
 

Lacancı psikanalist Bruce Fink bu kitabında Lacan’ın aşkı ayrıntılı bir biçimde ele aldığı VIII. Seminer Aktarım merkezinde, aşk hakkında kapsamlı bir psikanalitik çözümlemeye girişiyor. Aşkın çetrefilli manevralarını simgesel, imgesel, gerçek düzlemlerinde ele alırken, açmazları ve paradokslarını eleştirel bir Lacan yorumunda birleştiriyor.

 

Fink aşkın farklı tarihsel dönemlerde, farklı kültürlerde taşıdığı anlamları edebiyattan, felsefeden, mitlerden, tragedyalardan örneklerle gösterirken, aslında aşk derken ne anlatmak istediğimize, aşk kelimesinin anlamına dair ortak olanı bulmaya odaklanıyor. Aşk üstüne psikanalitik bir kazı çalışması olan bu kitap okuru kendi aşk patikasını keşfetmeye davet ediyor.

 

“Aşkımızı ilan ederek, yani sevdiğimize yüksek sesle dile getirerek, eksiğimizi veririz. Kendimizde bir şeyin kayıp olduğunu, eksik bir varlık olduğumuzu, tüm varlığımızla bir şeyi istediğimizi beyan ederiz. Böyle olduğu halde partnerimize varlık ve tamlık hissi vermeyi başarırız. Aslında (partnerimize) sahip olmadığımız şeyi hediye ederiz. Daha doğrusu, bizde eksik olan şeyi bir başka şeye çevirir, o kişinin buna iyi bakmasını isteriz. Bu ötekinin bizim eksiğimize burun kıvırmayacağını ya da onu ayakları altına almayacağını umarız. Açıkçası bazı insanlar diğer insanların onların varlıktaki-eksiklerini ya da eksik varlığını reddedeceğinden o kadar korkarlar ki onu açığa çıkarmaya, göstermeye, vermeye çekinirler. Bu durum, sevgisini ilan ederken duyulan bütün endişelerle yakından ilgilidir: ‘Seni seviyorum’ demek ‘Ben eksiğim ve sen benim eksiğime sesleniyorsun’ demektir.”

 

Lacan’da Aşk, Lacan’ın aktarım semineri üstüne çalışanlar için çok kıymetli bir yardımcı olmakla kalmıyor aşk ve tutku meseleleriyle ilgili herkes için çok temel bir kaynak. Bruce Fink edebi ve kültürel referanslardan geniş çapta yararlanan, konuya vakıf, zihin açıcı kitabında okurlara açık ve net bir dille rehberlik ediyor.”

Darian Leader

  • Lacancı psikanalist Bruce Fink, Lacan üstüne çok sayıda çalışmaya imza atmış, Lacan’ın temel eserlerini İngilizceye kazandırmıştır. Lacan’ın ölümünün hemen ardından kurulan Jacques Lacan psikanalitik enstitüsü École de la Cause freudienne üyesidir. 1993 ila 2013 yıllarında Pittsburgh’daki Duquesne Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde dersler vermiştir. Pittsburgh Psychoanalytic Center’ın yönetim kurulunda yer almaktadır. Başlıca eserleri arasında The Lacanian Subject: Between Language and Jouissance [Lacancı Özne: Dille Jouissance Arasında], Lacancı Psikanalize Bir Giriş (Encore, 2016), Fundamentals of Psychoanalytic Technique [Psikanalitik Tekniğin Temelleri] yer almaktadır.

     

  • Türkçesi: Elif Okan Gezmiş, Zeynep Oğuz

    Yayıma Hazırlayan: Özgür Öğütcen

    Son Okuma: Müge Karahan

    Kapak Tasarımı: Kolektif Tasarım

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Nisan 2019

    357 sayfa / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5 cm

    ISBN: 978-605-2205-34-1

406,00₺ Normal Fiyat
263,90₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


SUNUŞ

Özgür Öğütcen


Bruce Fink’in okumaya başladığınız bu kitabı, sadece Türkçede değil, muhtemelen tüm dillerde aşk hakkındaki en kapsamlı psikanalitik incelemelerden biridir. Kitabın en kapsamlı incelemelerden biri sayılması, büyüklüğüyle boy ölçüşebilecek başka yapıtların olmamasına değil, psikanalitik açıklamanın, tabii ki Lacancı olanının, böylesine güncel bir konuya neresinden daldığını çok iyi gözler önüne sermesine dayanıyor.


Psikanaliz en başından beri, yani Freud onu yeni inşa etmeye başladığı zamanlardan bu yana aşk konusuyla yakından ilgilendi. Aşk ya da sevgi Freud açısından aslidir çünkü aşk ya da sevgi yeni dünyaya gelen bebeğin dünyayla, kendisiyle ve diğer insanlarla bağlantı kurmasının en temel yollarından biridir. Bebeğin dünyaya geldiği andan itibaren yakınlığa, beslenmeye, sıcak tutulmaya gereksinimi vardır. Bunlar onun ihtiyaçlarıdır. Biyolojik bir varlık olması hasebiyle insan yavrusu bu ihtiyaçları karşılanmadan varlığını sürdüremez. Bunlar onun için yaşamsal önemdedir. İşte Freud, en başta ihtiyaçlar düzeyinde bu konuyu ele alır. Freud için aşkın bir tanımı, insanın hayata ilk başladığında kendisinin bakımını sağlayanlara duyduğu bu yoğun ihtiyacın karşılanmasıyla bağlantılıdır. Bu tanımdan yola çıkarak, gelecekte kendisine tıpkı böyle veya benzer şekilde bakacak kişilere aşkla yönelmesi beklenir. Bu aşk tanımı büyük ölçüde biyolojik bir varlık olmamıza dayanır. Öte yandan, hepimiz kendi deneyimimizden biliyoruz ki sevdiğimiz, âşık olduğumuz kişileri sadece bakımımızı sağlamaları üzerinden seçmeyiz. Bundan daha fazlasını bekleriz!


İşte bu noktada Bruce Fink’in referans aldığı bir diğer isme, Fransız psikanalist ve psikiyatrist Jacques Lacan’ın teorilerine başvurmak gerek. Lacan pek çok kişiye göre Freud’dan sonra gelen en önemli psikanalisttir; onun teorisi aşk konusunu, bütün karmaşıklığı bir yana, anlamamızda bize rehberlik edebilir. Lacan dünyaya geldiğinde çocuğun biyolojik ihtiyaçları olduğunu yadsımıyordu ama insan yavrusunun diğer hayvan yavrularından farklı olarak dilin içine doğduğunu ortaya koymuştu. Çocuk daha doğmadan hakkında konuşulmaya başlanıyor, doğduğunda ve sonrasındaysa onun hakkında, ona yönelik, o bilmeden ya da doğrudan olsa da imalı biçimde onunla konuşulmaya devam ediliyordu. Kısacası insan yavrusunun insana ait dille çok ayrıcalıklı bir ilişkisi vardır. 


Tıpkı aşkın dille kurduğu imtiyazlı, özel ve kendine özgü tekil ilişki gibi. Aşkta da dil ve sözler önemlidir, sadece âşık olmayız âşık olma hakkında, ilişkiler hakkında, kadınlar ve erkekler hakkında, kadın olma ve erkek olma hali üzerine konuşuruz; etrafımızda bu konu üzerine konuşulanları bazen edilgen biçimde duyar, bazense etkin biçimde biz konuşuruz; aşkın gizemlerini, bir cinsiyete ait olmanın kapsamını anlamaya, anlamlandırmaya çalışırız. Bu biz istemesek de olur. Bazen bir toplu taşıma aracında aşk hakkında bir şarkı duyarız, bazen metroda yanımızdakilerin sevdikleri hakkındaki konuşmalarına kulak misafiri oluruz, başka bir zaman radyoda aşkla ilgili bir sohbeti dinleriz. Dille sadece aktif şekilde, sözleri kullanarak ilişki kurmayız, aynı zamanda onun pasif alıcılarıyızdır. Bazen çarpar, etkiler, sarsar; bazense sadece sözdür. Ama dünyada hiç kimse yoktur ki bu konularda –dili kullanarak– söylenenleri, yazılanları, konuşulanları işitmesin, onlara maruz kalmasın. Lacan en basit anlamda, insani dünyanın kurulmasında dilin önemine dikkat çeken en önemli kişilerdendir. Dille, konuşmayla, sözle yapılabilecekleri ve dilin sınırlarını tayin etmekte oldukça ileri gitmiş bir teorisi ve klinik pratiği vardır. Bu geleneğe bağlı olarak ileri düzeyde eğitim almış bir psikanalist olan Bruce Fink, kitabı okudukça göreceğiniz üzere, bu klinik-teorik pratiğin inceliklerini özenle aktarıyor. Fink’in hedefi, Lacan’ın yazdıklarını, yirmi küsur yıl süren sözlü seminerlerini yalıtıp içinden bir aşk teorisi çıkarmak olmasa da Lacan’ın bu konudaki belli başlı görüşlerini bu kitapta bulmak mümkün. Sonrası içinse herkes kendi okumasını yapabilir.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page