top of page
Sessizliğin Yanıtı Max Frisch

Sessizliğin Yanıtı // Max Frisch

Stok kodu: 9786052205402

Sessizliğin Yanıtı - Bir Dağ Hikâyesi 

Max Frisch

Sonsöz: Peter von Matt

 

“Rüzgârlar gibidir hayatımızın imkânları, yine de insan neden cesaret etmez ki yelken açmaya? Her şey yaşanmamış bir hayattan daha iyidir, hatta felaket bile – acı, ümitsizlik, cürüm, her şey ama her şey boşluktan daha iyidir!”

 

Sessizliğin Yanıtı hayatın sıradanlığına, beyhudeliğine katlanamayan otuz yaşındaki bir adamın varoluşunun sınırlarını zorladığı bir kendini arayış hikâyesi. Max Frisch, kendi yaşamından da ipuçları barındıran bu ilk dönem eserinde, heba edilmiş bir hayatın tek sorumlusunun o hayatın sahibi olduğunu gösteriyor bize.

 

Sessizliğin Yanıtı burjuva dünya görüşünün hayata geçirilmesi fikriyle uzlaşmanın peşi sıra gelecek krizi daha başından ele alır.”

- Peter von Matt

  • Max Frisch 1911’de Zürih’te doğdu. 1932 yılında babasını kaybedince Alman Dili ve Edebiyatı eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı, bir süre gazetecilik yaptıktan sonra mimarlık okumak üzere Zürih’teki İsviçre Yüksek Teknik Okulu’na kaydoldu ve 1941’de diplomasını aldı. Bu dönemde edebi çalışmalarına ara veren, hatta taslaklarıyla günlüklerini yakan yazar İkinci Dünya Savaşı patlak verince orduya katıldı ve günlüğe benzer yazılar kaleme almaya başladı, bunları Blätter aus dem Brotsack (1940) adı altında yayımlandı. Stiller (1954) romanıyla çıkış yakalayan Frisch mimarlığı bırakıp kendini tamamen yazmaya adadı. Ağırlıklı olarak kimlik, bireysellik, ahlak, ölüm konularını ele alan, roman, tiyatro oyunu, günlük ve deneme türlerinde eserler veren ve yirminci yüzyıl edebiyatının Alman dilinde yazan en önemli isimlerinden sayılan yazarın başlıca yapıtları arasında Homo Faber (Can Yayınları), Montauk (YKY), Stiller (YKY), Der Mensch erscheint im Holozän (1979), Günlükler (YKY) yer alır.

    Aldığı Ödüller:

    - Georg Büchner Ödülü

    - Conrad Ferdinand Meyer Ödülü

    - Büyük Schiller Ödülü

    - Heinrich Heine Ödülü

    - Alman Yayıncılar Barış Ödülü

  • Almanca aslından çeviren: Saliha Yeniyol

    Yayıma Hazırlayan: Evrim Öncül

    Son Okuma: Ayşe Deniz

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Haziran 2019

    96 Sayfa / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5 cm

    ISBN: 978-605-2205-40-2

195,00₺ Normal Fiyat
126,75₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


Dağa tırmanmak için bundan daha güzel bir gün olamazdı, mavi bir gökyüzü ve çok da sıcak olmayan bir gün. Bulutlar beyaz pamuklar halinde vadinin üzerinde uzanıyor usulca ve beraberinde çayırların arasından duyulan cırcır böcekleri. Yaz halen devam etse de tarlaların üzerinde parıldayan ışık hafiften altın rengine bürünmüş; yola düşmüş kahverengi kenarlı bir yaprak insana sonbaharı hatırlatıyor, oysa her yer hâlâ yemyeşil; etrafta rengarenk kelebekler uçuşuyor ve bayırlardaki buğdaylar yeni yeni olgunlaşıyor.


Dağcı saatlerdir kısacık bir mola vermeyi bile kendine çok görmüştü; gömleğini çıkarmış, yanık tenli, parıldayan çıplak omuzlarında sırt çantasını taşıyor. İçinde ip, tırmanış kramponları, uyku tulumu, çadır, hatta kancalar olan ağır bir çanta bu ve dağcıyla kim karşılaşırsa edineceği ilk izlenim, elinde buz kazması kuvvetli adımlarla ilerleyen bu adamın büyük bir gayesinin olduğu.

Fakat karşısına kimsenin çıktığı yok.


Sessiz, tenha bir vadi bu; kimi zaman yarıklardan çağlayarak akan nehrin, kimi zaman da yüksek kayaların yanından gümüş bir örtü misali sis bulutu içinde akan suyun sesi duyuluyor. Her şey tıpkı eskiden olduğu gibi, on üç yıl öncesi gibi; o zamanlar ağabeyiyle birlikte çıkardı yola ve ağabeyi ona bir şeyler gösterip açıklardı, örneğin bir vadinin nasıl oluştuğunu, buzulların zamanla geniş çukurları bileyip şekillendirişini, aynı zamanda bir planya gibi işleyişini ve bunun kanıtı olarak kayalıklardaki o kaygan yüzeyi. Uzaklara bakıldığında vadinin eski ve yüksek tabanındaki teraslar ayırt edilebiliyordu, ancak daha sonra dere gelip ince yarıklar oydu kendine, derdi ağabeyi, tabii ki binlerce yıl içinde.


Şimdi bir kez daha gördüğü kayalıklar bunları hatırlatıyor yalnız dağcıya. O zamanlar yeniyetme bir oğlandı, sadece gençlere özgü, uçsuz bucaksız, neredeyse sonsuz bir hayatı olduğu duygusuna sahipken belki de ilk kez burada, bu yerde kendini birgün sineği gibi hissetmişti.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page