top of page
Hava Nasıl Tarih Yazar Ronald D. Gerste

Hava Nasıl Tarih Yazar // Ronald D. Gerste

Stok kodu: 9786055029807

Hava Nasıl Tarih Yazar- Antikçağdan Günümüze İklim Değişiklikleri ve Felaketler

Ronald D. Gerste

 

• İklim, tarihi nasıl şekillendirdi? Coğrafya kader mi?

• Dünyanın kaderini değiştiren iklim değişikliklerinin ardında ne yatıyordu?

• Roma’nın bir dünya imparatorluğuna dönüşmesini sağlayan neydi?

• Amerika kıtası Kolomb’dan önce nasıl keşfedildi?

• Maya kültürü neden bir anda yeryüzünden silindi?

• İklim, devrimlere nasıl zemin hazırladı?

• Napoléon Ruslara boyun eğdirebilir miydi?

• Hitler’in orduları nasıl mağlup oldu?

• 20. yüzyılın iklim felaketlerinin ardında neler var?

 

Ronald D. Gerste’nın hava şartları ve iklimin tarihsel sonuçlarını mercek altına aldığı çalışması Hava Nasıl Tarih Yazar, iklimin çok sayıda değişkene bağlı dinamik yapısını tarihsel kırılma anlarıyla örneklerken insanın doğayla etkileşiminin hava şartları üzerindeki bazen bir medeniyeti sona erdirebilecek kadar kritik sonuçlarına dikkat çekiyor. İklim tarihi verilerinden yola çıkarak iklim değişikliklerinin ne felaket senaryolarının bahsettiği kadar insan merkezli ne de somut gerçekliği inkâr edenlerin iddia ettiği kadar insandan bağımsız olduğunun altını çizerken, günümüzde iklim sorunlarına nasıl yaklaşmamız gerektiğine dair akılcı bir öngörü sunuyor.

  • Ronald D. Gerste, Düsseldorf Üniversitesi’nde tıp ve tarih eğitimi aldıktan sonra, dok­torasını 1994 yılında aynı üniversitede tamamladı. İngiliz ve Amerikan tarihi hakkında yazdığı çok sayıda makale ve kitabın yanı sıra Abraham Lincoln ve John. F. Kennedy’nin biyografilerini de kaleme aldı. Bir dönem gazetecilik yapan Gerste oftalmoloji, iklimbi­lim, tarih, tıp ve tıp tarihi alanlarını kateden disiplinlerarası çalışmalar yapıyor.

     

     

     

     

  • Türkçesi: Meltem Karaismailoğlu

    Türü: Tarih / Dünya Tarihi

    Yayıma Hazırlayan: Cemil Üzen

    Redaksiyon: Duygu Bolut

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Cilt Bilgisi: Ciltsiz

    Kâğıt Bilgisi: Kitap Kâğıdı

    Basım Tarihi: Aralık 2022

    Basım Bilgisi: 2. Baskı

    Sayfa Sayısı: 224 s.

    Kitap Boyutları: 15 cm x 21,5 cm

    ISBN No: 978-605-5029-80-7

    Barkod No: 9786055029807

252,00₺ Normal Fiyat
163,80₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI

ÖNSÖZ


Thorkel Farserk atletik bir adamdı ve muhtemelen atletik olduğu kadar da misafirperverdi. Müşterisinden kuzeni Eirik’in kendisini ziyaret edeceğini öğrenince onun şerefine bir ziyafet vermek istedi. Bir koyun ikram etmeliydi. Thorkel’in çiftliğinin yakınlarında bir adada bu hayvanlardan çokça bulunuyordu. Adaya gitmek için kullanabileceği bir sandalı yoktu. Hiç tereddüt etmeden suya dalıp –en azından buna uygun giyindiğini varsayabiliriz– yüzerek bu küçük adacığa ulaştı. Adaya varınca koyunlardan birini kaptı ve sırt üstü yüzerek geri döndü.


Thorkel’in ziyafet için sarf ettiği çabaları bu denli dikkat çekici kılan şey, seçtiği kart koyunun saatlerce pişirilmesine rağmen etinin sert kalması ve ağızda ekşi bir tat bırakması değildi. Asıl ilginç olan, sırf bir ziyafet vermek uğruna böylesi bir bedensel çaba harcamasıydı. Bu çiftçi Hvalseyjarfjord Kıyısı ile Hvalsey Adası arasındaki yaklaşık iki kilometrelik mesafeyi yüzerek gidip gelmek zorunda kalmıştı ki bahsi geçen bölge Grönland’daydı.


Thorkel Farserk’in bu etkileyici performansının öyküsü, bizim “Vikingler” olarak bildiğimiz bir medeniyet tarafından İzlanda’nın ve Grönland’ın fethedilme ve yurtlaştırılma hikâyelerinin İzlanda dilinde yazıya döküldüğü Landnámábok adlı derlemede anlatılmıştır. Thorkel ve ailesi, buraya muhtemelen 990 ila 1000 yıllarında yerleşmişti. Çağımız araştırmacılarının Thorkel’in yaptığı yolculuk ve katettiği mesafeden hareketle yürüttüğü tahminlere göre o dönemde suyun sıcaklığı en az 10 °C olmalıdır. Aksi halde Thorkel’in (ve muhtemelen koyununun da) bu eziyetten sağ kurtulması oldukça zor olurdu. 10. yüzyılın sonlarında insanların ortalama beslenme düzeni göz önünde bulundurulduğunda, mahsul elde etmek için genellikle gün doğumundan gün batımına kadar ağır bedensel işlerde çalışmak zorunda olan o dönemin tüm insanları gibi Thorkel’in de vücudunun (o dönemde Avrupalılarının yaklaşık %90’ı için geçerli olduğu üzere) kendisini soğuktan koruyabilecek belirgin bir deri altı yağ tabakasından mahrum olduğu söylenebilirdi. Thorkel’in o zamanlarda daldığı suyun sıcaklığı, daha doğrusu soğukluğu bugün ortalama 3 ila 6 ºC’dir.


Bundan yaklaşık bin yıl önce gezegenin bu en büyük adasında pek çok şey şimdikinden farklıydı. Grönland’da yaşayan insanlar aralarından birini son yolculuğuna uğurlarken naaşını tıpkı atalarının ülkeleri Norveç ve İsveç’te yaptıkları gibi toprağa gömebiliyordu. Fakat bugün Grönland toprakları öylesine donmuştur ki ölüyü toprağa gömmek imkânsızdır. Eriyen buz kütleleri hariç tutulursa, şimdiki Grönland bir önceki bin yıla, 1000’li yıllara ve takip eden bir ya da iki yüzyıla kıyasla çok daha soğuk ve yaşanması çok daha zor bir yerdir.


Yaklaşık bin yıl önce Grönland’a –ve çok daha belirgin ve kalıcı bir biçimde İzlanda’ya– yerleşilmesi, iklim özelliklerinin beşeri kültürleri nasıl etkilediğine dair güzel bir örnektir. Kuzey ve Orta Avrupa’nın büyük bir kısmı 10. yüzyıldan 13. yüzyıla, belki de 14. yüzyılın başlarına kadar ortalamanın üzerinde ılıman ve sıcak bir iklimin tadını çıkardı. Burada “tadını çıkarmak” ifadesi oldukça yerinde, çünkü bugün ortaçağ sıcak dönemi olarak tanımlanan iklim evresinin etkileri pek çok Avrupalı birey ve toplum için oldukça olumluydu. Bereketsiz hasat ve kıtlık azalırken nüfus hatırı sayılır ölçüde arttı. Birçok insan için varoluş sadece bir hayatta kalma mücadelesi olmaktan çıktı, insanlar enerjilerini farklı girişimlerde bulunmaya, örneğin inşaat işlerine yönlendirmeye başladı. Yüksek ortaçağla birlikte yepyeni bir mimari anlayış ortaya çıktı ve bize bugün bile bir şehirle ya da kültürle özdeşleştirilebilecek kilise ve katedrallerin yanı sıra kemerler, kaleler ve su kanalları gibi seküler yapıları miras bıraktı. Bugünün yaygın ekolojik yaklaşımları açısından pek hoş karşılanacak bir girişim olmasa da yeni tarım arazileri ve yerleşim alanları yaratmak için ağaçlar kesildi ve ormanlar yok edildi. Yerleşim yerleri belirlenirken daha önce kimsenin ya da en azından yerleşimcilerin kendi etnik gruplarından herhangi birinin yaşamadığı yerler arandı: Örneğin Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun çevresinde bulunan nüfusu nispeten az bölgelerden birinde yüzyıllar sonra Prusya adında bir devlet kuruldu. O zamana kadar Avrupalıların hiç bilmediği veya çok az bildiği İzlanda ya da Grönland gibi bölgeler de Vikinglerin kendi kültürlerini yaratmasına imkân tanıdı ve Kuzey Avrupa kültürü bu şekilde doğup gelişti. Vikingler tamamıyla yabancı bir kıtaya ulaşmayı başarmıştı. Kuzey Avrupalılar birkaç yıl boyunca –“Eski Dünya”nın ılıman iklim koşulları bu bölgeye geçişlerini ve yerleşmelerini kolaylaştırmıştı– Kuzey Amerika’da yaşadılar. Norveç, İzlanda ve Grönland arasında kalan gemi geçiş rotalarında o zamanlar buzlanmaya neredeyse yıl boyunca hiç rastlanmıyordu; bu da erzak bulmalarını ve daha fazla ilerlemelerini kolaylaştırmıştı. Tarihçi Wolfgang Behringer ve “iklim tarihçilerine” göre, “Pusulanın keşfinden önceki dönemin yetersiz denizcilik bilgisine rağmen Vikinglerin denizlerdeki efsanevi becerilerini mümkün kılan şey, fırtınaların seyrekliği ve iklim koşullarının uygunluğuydu.”


Bu uzak kıtayı “Vinland” yani Şarap Ülkesi olarak adlandırdılar. Bu ismin Vikinglerin keşiflerinin en uç noktası olduğu düşünülen Kanada’nın Newfoundland eyaletindeki L’Anse aux Meadows kazı alanında bulunan yerleşim yerini mi, yoksa daha aşağılarda Massachusetts’e kadar uzanan bölgenin –bugün o bölgede hiçbir yerde asma yetişmemektedir– tamamını mı kapsadığı kesin olarak bilinmiyor. 21. yüzyılın başında Danimarka hâkimiyeti altında yarı özerk bir bölge olan Amerika’nın kuzeydoğu ucu artık ne bölgesel ve mevsimsel istisnalar haricinde “yeşil bir diyar” ne de bir şarap ülkesi. Kabul edelim, Vikinglerin pazarlama yetenekleri vardı, keşfettikleri topraklara isim vermekte mahirdiler. Nitekim kimse ailesiyle birlikte “Shitland” olarak anılan bir bölgeye yerleşmek istemez. Öte yandan o zamanın iklim ve altyapı koşulları bugün Grönland sahil şeridinden ısıtmalı kamaralarda turistleri taşıyan yolcu gemilerinin maruz kaldığı iklim ve altyapı koşullarından kuşkusuz çok daha farklı ve insancıldı.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page