top of page
Günlük Ritüeller Mason Currey

Günlük Ritüeller II // Mason Currey

Stok kodu: 9786052205679

Günlük Ritüeller – II

Yaratıcı Kadınlar Nasıl Çalışıyor?

Mason Currey

 

Mason Currey’nin Günlük Ritüeller’i dünyanın yaratıcı kadınlarıyla devam ediyor! Bu kitapta George Eliot’tan Zadie Smith’e, Susan Sontag’tan Doris Lessing’e, Virginia Woolf’tan Maggie Nelson’a, Shirley Jackson’dan Patti Smith’e, Mary Shelley’den Pina Bausch’a ve Frida Kahlo’dan Marie Curie’ye farklı alanlarda üreten, farklı dönemlerde yaşayan, farklı normlarla yüzleşen yüzlerce kadın sanatçının yaratabilmek için mücadele ettiği günlük engelleri ve sarıldıkları günlük ritüelleriyle bambaşka esin, korku ve neşe kaynaklarını keşfedecek, çağlar geçse de değişmeyen zorunluluklara tanıklık edeceksiniz.

 

“Yazmak kendini harcamak, kendinle kumar oynamaktır.”

Susan Sontag

 

“Deneme yanılmayla ilerlersin ve ihtiyaç duyduğun, seni besleyen şeyi, içgüdüsel ritmini ve rutinini bulduğun zaman da onun üzerine titrersin.”

Doris Lessing

 

“Yaşam yaşamı doğurur, enerji enerjiyi yaratır. İnsan kendini harcayarak zenginleşir.”

Sarah Bernhardt

  • Currey’nin yazıları Slate, Metropolis ve Print gibi dergilerde yayımlanan yazar ve editör Mason Currey yaşamını Los Angeles’ta sürdürmektedir. İlk kitabı Günlük Ritüeller – Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır? (Kolektif Kitap, 2014) on beş dile çevrilmiştir.

  • Özgün adı: Daily Rituals: Women at Work.

    İngilizce Aslından Çeviren: Bülent O. Doğan

    Yayıma Hazırlayan: Eda Çaça

    Son Okuma: Cihan Kara

    Kapak Tasarımı: Deniz Akkol

    Sayfa Düzeni: Semih Büyükkurt

    1. Baskı, Ekim 2020

    ISBN: 978-605-2205-67-9

    322 s. / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5

378,00₺ Normal Fiyat
245,70₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


Önsöz


Bu hem bir devam hem de bir düzeltme kitabı. 2013 yılında Günlük Ritüeller: Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır?’ı yayımladım. O kitap romancıların, şairlerin, ressamların, bestecilerin, filozofların ve başka yaratıcı zihinlerin gündelik çalışma hayatlarının kısa biyografilerinden bir derlemeydi. O kitapla gurur duyuyorum; Beethoven’ın sabah kahvesi için tam altmış kahve çekirdeği saymasına, George Balanchine’in en iyi işlerini ütü yaparken çıkarmasına veya Maya Angelou’nun bir sözlük, bir İncil, bir deste oyun kâğıdı ve bir şişe şeriyle çevrili halde “küçük, adi” bir otel odasında yazmasına ilgi duyan, yaratıcı süreçleri gözlemlemeye meraklı okurlara ulaşması beni mutlu ediyor. Fakat o kitabın büyük bir kusuru olduğunu şimdi kabul etmek zorundayım: Kitapta ele aldığım 161 kişiden sadece 27’si kadındı. Yüzde 17’den daha azı.


Kitabın böyle bariz bir cinsiyet dengesizliğiyle matbaaya gitmesine nasıl izin verebildim? Buna verilecek iyi bir yanıtım yok. Kitabı hazırlarken aklımda son birkaç yüzyılda Batı kültürünün “büyük zihinleri” hakkında bilgi vermek vardı ve kitabın başarısının ünlü isimler ile onların sıradan gündelik alışkanlıklarını, yani yukarıdakiyle aşağıdakini yan yana getirmeye bağlı olduğunu düşünmüştüm. Ne yazık ki Batı edebiyatında, resminde ve klasik müziğinde en çok tanınan kişilere odaklanmanın yan etkisi, bunların ezici ağırlığının erkek olmasıydı. Anlatacak daha fazla kadın hikâyesi bulmak için daha çok çalışmamış olmak bendeki feci hayal gücü eksikliğini göstermesinin yanı sıra, içtenlikle pişman olduğum bir sonuç yarattı.


O yüzden bu kitap önceki kitaptaki cinsiyet dengesizliğini düzeltmek adına gecikmiş bir çaba, ama aynı zamanda ilk kitaptaki amaçlarımın daha iyi gerçekleştirilmesi olarak görülmeli. Burada sadece entelektüellerin keyifle okuyacağı bir kitap yazmanın ötesine geçmeyi umuyorum; kendi yaratıcı projeleriyle uğraşan, bunun için de sürekli zaman yaratmaya ya da doğru ruh halini yakalamaya çalışan okurlara sahiden faydalı bir iş çıkarmaya çalıştım. Yazarlık yaparken ben de sık sık aynı sorunları yaşadığımdan, başkalarının böyle şeyleri en temel düzeyde nasıl aştığına dair hikâyeler daima ilgimi çekmiştir. Her gün mü yazıyor, resim yapıyor ya da eser besteliyorlar; şayet öyleyse bunun için ne kadar zaman ayırıyor, kaçta başlıyorlar? Hafta sonları da böyle mi çalışıyorlar? Hem yaratıcılıkla uğraşıp hem geçimlerini nasıl sağlıyorlar, uykularını nasıl alıyor, hayatlarındaki insanlara nasıl zaman ayırıyorlar? İşlerin lojistik kısmını yani ne zaman, nerede ve ne kadar süreyle meselesini halledebildiklerinde dahi, özgüven ve özdisiplin gibi daha zorlu alanlardaki krizlerle nasıl başa çıkıyorlar?


Bunların hepsi Günlük Ritüeller’in birincisindeki biyografilerde en azından dolaylı olarak ele almaya çalıştığım sorunlardı. Ama orantısız bir şekilde ünlü ve başarılı erkeklere odaklanmanın sorunu, onların karşılaştığı zorlukların pek çok vakada saçını süpürge eden eşler, ücretli uşaklar, esaslı miraslar ve bir de asırlarca birikmiş ayrıcalıklar sayesinde hafiflemesiydi. Çağdaş okur açısından bu durum onların örnek alınabilirliğini zorlaştırıyor. Çoğu durumda Büyük Bir Zihin’in günlük ritüelleri garip ve fantastik görünecektir: Günleri gayet düzgün şekilde çalışma, yürüyüş, şekerleme yapma gibi bölümlere ayrılmıştır ve bunların hiçbiri de para kazanma, yemek yapma ya da sevdiklerinle zaman geçirme gibi sıkıcı kaygılarla lekelenmemiştir.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page