top of page
Nostalji Barbara Cassin

Nostalji // Barbara Cassin

Stok kodu: 9786052205051

Nostalji:  İnsan Ne Zaman Evindedir? - Odysseus, Aeneas, Arendt

Barbara Cassin

 

“Odysseus’un sonunda ‘evinde’ olduğuna dair o son derece sembolik işaret, sadece karısıyla paylaştığı bir sırdır, etrafına evini inşa ettiği zeytin ağacından kendi elleriyle oyduğu kökleşmiş yatağıdır. Kök salmak ve kökünden sökülmek: İşte nostalji budur.”

 

Fransız Akademisi üyesi, filozof ve dilbilimci Barbara Cassin incelikli ve ustalıklı bir felsefi akıl yürütmeyle kök salmanın ve köksüzlüğün, ait olmanın ve yersiz olmanın, küresel dilde kaybolmanın ve kendi dilinde yaşamanın mitik ve politik veçheleri üzerine düşünüyor.

Homeros’un kahramanı Odysseus’dan, Vergilius’un kahramanı Aeneas'tan, modern çağın trajik yıllarında Almanya'dan kaçan Hannah Arendt'ten dem vurarak yolcunun, sürgünün, mültecinin kısacası insanın kendini nerede evinde hissedeceğini, nerede nostaljiye kapılacağını sorguluyor.


“Kök beslemek yerine başka yeri, kendini kapatmayan, farklı ‘benzerler’ içeren bir dünya beslemeyi tercih ederim. Öyleyse insan ne zaman evindedir? Yakınları, dili ve dilleriyle birlikte kabul edildiği zaman.”

 

“Zamanımızın en önemli ve diğerlerinden ayrılan özgün Fransız düşünürlerinden biri tarafından ev ve evsizlik hakkında zengin ve etkileyici bir döküm.”

Simon Critchley

 

“Nostalji, Cassin’in bizi bu netameli, leziz ve kimi zaman tehlikeli hissi iyi yönde kullanmak için teşvik ettiği bilgece bir yapıt.”

L’Express

 

“Nostaljinin anlamı üzerine bu kusursuz ve güzel yazılmış araştırma, Barbara Cassin’in tüm çalışmalarında olduğu gibi, baştan sona çoğullukları ve denkliklerinde diller üzerine ve çeviri üzerine bir tefekkür. Logos’u, varlığın tek dilini konuşmadığımızı tamamen anladığımızda ve bizzat kendi dilimizin sadece ‘diğerleri arasında bir dil’ olduğunu deneyimlediğimizde, başka biçimde felsefe yapmaya, diller arasında felsefe yapmaya ya da Cassin’in sözleriyle, ‘dillerde felsefe yapmaya’ hazırızdır.”

Souleymane Bachir Diagne

  • Barbara Cassin 1947 doğumlu Fransız felsefeci ve filolog. Mayıs 2018’de Académie française’e seçilmiştir. 1968’de Sorbonne’dan felsefe diploması alan Barbara Cassin, ilk başlarda Heidegger felsefesinin etkisindedir ve Hannah Arendt’ten çeviriler yapmıştır. Felsefe öğretmeni, çevirmen, akademik idareci olarak çeşitli görevler alan Cassin, kendi ülkesinin yanı sıra Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerde de üniversitelerde ders vermiştir. Jacques Derrida’nın kurduğu College International de Philosophie’de yöneticilik ve CNRS’de araştırma idareciliği yapmıştır. Alain Badiou’yla birlikte uzun yıllar bir yayınevinin felsefe dizisinin editörlüğünü üstlenmiştir.

     

    Ödüller

    2014 yılında French Voices Grand Prize kazanmıştır.

    2018 yılında Barbara Cassin Fransız Akademisi’ne seçilmiştir.

     

195,00₺ Normal Fiyat
126,75₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


I

Korsika Misafirperverliği


“Buldum! Neyi? – Sonsuzluğu. Güneşle beraber başını alıp giden denizmiş meğer.”

Arthur Rimbaud


Bir ada: Evim olmayan evim

Eve dönüyorum denilebilir ama döndüğüm yer evim değil. Bunun nedeni belki de bir evimin olmaması. Ya da daha doğrusu, evimde olmadığım zaman kendimi daha fazla evimde, evim gibi bir yerde hissediyor olmam. Öyleyse insan ne zaman evindedir?


Uçaktan iniyorum, havaalanının otoparkından arabayı alıyorum, plakası hâlâ 75’le başlayan, insana kamyon sürüyormuş hissi veren antika beyaz Peugot’nun nerede olduğunu gösteriyorlar. Yola koyuluyorum, daha doğrusu gölün kenarından, meyvelerle sebzelerin, kocaman limonların, kavunlarla karpuzların, kayısıların, incirlerin, etli domateslerin, mor damarlı patlıcanların, küçük ve tombul kabakların arasından geçen yaz mevsimine. Tüneller, göbekler, kasisler, sonra dönemeçler bırakıyorum ardımda, birer birer. Yol döndükçe dönemeçler dikkati dağınık ellerimle, belki de direksiyonla bütünleşiyor. Egzoz dumanının ardından mevsimler, maki (“çamların o belli belirsiz esintisi, o pelin dokunuşu...” der Astérix’te1 kaçak mahpus ve atlar denize), mimoza, zakkum, ateş ve deniz kokuları getiriyor. Sanayi bölgesinin geliştiğini, yeni veya yenilenmiş evleri görüyorum, burun rotasında pek değişiklik yok. Haraya doğru bir at misali evime dönüyorum.


Bu deneyimden yola çıkmak istiyorum: İçten gelen bastırılamaz nostalji olarak tanımladığım, Korsika’ya her “dönüşümde” deneyimlediğim bu duygudan. Güçlü bir duygu, atalarım bu adadan olmadığından, burada doğmadığımdan ve ne çocukluğumu ne de gençliğimi burada geçirdiğimden garip de bir duygu. Korsikalı değilim, Paris’te doğdum, orada yaşayıp çalışıyorum, çocuklarımı Paris’in ortasında, biraz karanlık ama şirin bir evde dünyaya getirip büyüttüm, bir pinzutu’nun Kuzeyli aksanına sahibim: O halde nasıl bu derece kendimi eve dönüyor gibi hissedebiliyorum? Uzun, çok uzun zaman uzakta kaldığım bu yeri bu derece özleyebiliyorum? Beni köyde gördüklerinde çoğu kez “kaynaktan enerji toplamaya geldin,” diyorlar, bu çok garip bir ifade: Hangi kaynak, hangi enerji? Evimde değilim, buna rağmen burada evimdeyim işte. Kutsal Kitap’ta denildiği gibi “dünyayı kullananlar... kullanmıyor gibi” (1. Korintliler, 7:31), evimde olmayarak evimde “gibiyim.” Aslında kendimi köksüz biri olarak, orada köklerim olmadığı, orada olmayı ya da kalmayı ummadığım için (annem Trieste ve irrédente toprakları kanalıyla Macar asıllıydı; babamın, barbar korsanların uzak akrabası olan ailesiyse Comtat Venaissin’de papanın bankerlerinden biri olmalıydı) evimde “gibi” hissediyorum.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page