top of page
Yumuşaklığın Gücü Anne Dufourmantelle

Yumuşaklığın Gücü // Anne Dufourmantelle

Stok kodu: 9786052205983

Yumuşaklığın Gücü

Anne Dufourmantelle

 

“Yumuşaklık bir muamma… Karşılamak ile vermekten müteşekkil bir ikili harekete eklenmiş, ölümle doğumun imzaladığı geçişlerin eşiğinde beliriyor. Kendi yoğunluk derecelerini taşıdığı, sembolik bir kuvvet olduğu ve şeyler ile varlıklar üzerinde dönüştürücü bir kabiliyeti bulunduğu için de bir güç. […] Bana içini dökenleri dinlerken, her kişisel deneyimde yumuşaklığı duydum. Onun direniş kuvvetini ve ele gelmez sihrini aktarım dediğimiz gizemde hissettim. Dünyayla ilişkisine bakınca gördüm ki yumuşaklık ilk olarak yaşamı taşıyan, kurtaran ve geliştiren bir zekâ...

 

Bir felsefe kitabının konu ettiği meselenin tavrını takındığı çok nadiren görülür: Maddeyi ele alırken töze, yüzeyi ele alırken geometriye dönüşmesi, hatta zamana seslenirken sabırsızlanması gibi.  Yumuşaklığın Gücü yumuşak bir kitap olmak gibi inanılmaz bir hünere sahip. Yumuşaklık hakkında yumuşaklığın kendisi tarafından yazılmış bir kitap. […] Yumuşaklığın Gücü bizi eğiten, yatıştıran, rahatsız eden, ama hepsinden önce bize bir şekilde daima, her an dokunan önemli bir metindir. Bu sayede okur, kırılganlığa adanmış bu kitaptan -şüpheye yer bırakmayacak şekilde- güçlenerek çıkar.

       

                                                                                                                                                               Catherine MALABOU

  • Anne Dufourmantelle 1964 doğumlu Fransız filozof ve psikanalist. Felsefe doktorasını Sorbonne’da yaptı. 1998’de yayımlanan teziyle Fransız Akademisi’nin ödülünü kazandı. Çeşitli dergi ve gazetelerde düzenli yazılar yazdı, yayınevlerinde editör olarak çalıştı ve akademik kurumlarda psikanaliz ve felsefe dersleri verdi. 2017’de iki çocuğun dalgalı denizde boğulmasına engel olmaya çalışırken hayatını kaybetti. Başlıca eserleri arasında La Sauvagerie maternelle (Annenin Yabanlığı, 2001), En cas d’amour, psychopathologie de la vie amoureuse (Aşkın Halleri: Aşk Hayatının Psikopatolojisi, 2009) ve Puissance de la douceur (Yumuşaklığın Gücü, 2013, Kolektif Kitap’ın programındadır) yer almaktadır. Türkçeye Jacques Derrida’yla ortak çalışması çevrilmiştir (Davet: Konukseverlik Üzerine, Metis Kitap, 2020).

  • Fransızca aslından çeviren: Sinan Oruç, Samet Yalçın

    Yayıma hazırlayan: Albina Ulutaşlı

    Sayfa düzeni: Semih Büyükkurt

    Kapak tasarımı: Kolektif Tasarım

    1. Baskı Şubat 2023

    ISBN: 978-605-2205-98-3

    144 s. / 2. Hamur / Ciltsiz / 13,5 x 19,5

205,00₺ Normal Fiyat
133,25₺İndirimli Fiyat
Adet

OKUMA PARÇASI


Önsöz: Tüylü Felsefe

Catherine Malabou


Bir felsefe kitabının konu ettiği meselenin tavrını takındığı çok nadiren görülür: Maddeyi ele alırken töze, yüzeyi ele alırken geometriye dönüşmesi, hatta zamana seslenirken sabırsızlanması, gibi. Yumuşaklığın Gücü yumuşak bir kitap olmak gibi inanılmaz bir hünere sahip. Yumuşaklık “hakkında” yumuşaklığın kendisi “tarafından” yazılmış bir kitap; öyle ki yumuşaklık bu kitabın hem öznesi hem nesnesi olmuş.


Yumuşaklık kendi sesini bulmaya bırakılmalı, adeta kendini icat etmelidir; zira —Dufourmantelle’in açıkça gösterdiği gibi— o hiçbir zaman verili değildir. Bu da yumuşaklığın ilk olarak bir felsefe kavramı olmadığı anlamına gelir: Teknik bir tanımı yoktur. 


Yumuşaklık nedir? Hiçbir düşünür bu soruyu tematik biçimde ele almamıştır. Bu yüzden yumuşaklık kendi kendini ortaya çıkarmalıdır. Gelgelelim katı kavramsal kalıplar ona uymadığından, yumuşaklık ona şekil veren bir seri tablo aracılığıyla aşamalı olarak belirir. Burada sanki resim çizer gibi yazılmış bir kitapla karşılaşmanın hayranlığını yaşıyoruz. Adeta bir ressamın çizdiği bir kitaba tanıklık etmenin şaşkınlığı: Bahçeler, hayvanlar, İsa’nın doğumunu temsil eden figürlerle oynayan küçük bir kız, “kayısı renginde bir hırka”, “kozalarına sarılmış kelebeklerin kanatları”... Normalde çizim resimden önce gelir. Buradaysa çizim resmin içinden çıkıyor. Yolculuk boyunca, ağır ağır; yumuşaklık şekil alıyor, var oluyor, en nihayetinde de düşünülebilir hale geliyor.


Yumuşaklığın verili olmadığını söylemek aynı zamanda onun terbiye edildiğini, doğanın kendisi yumuşak olsa da yumuşaklığın “doğal” olmadığını söylemektir. Onun bir erdem olduğunu söylemektir. Hatta okuma yolculuğumuzu tamamladığımızda yumuşaklığın etiğin zemini olduğunu bile söyleyebilir hale geliyoruz, ki bu yüzden “yumuşaklığa saldırmak akıl almaz bir suçtur.”


O halde yumuşaklık neye dairdir ve bize ne söyler? Başlık her şeyi söylüyor zaten! Kitaptaki tablo-bölümler yumuşaklığın gerçekte kavramsal bir yapı ya da bir kuvvet değilse de güçlü bir mefhum olduğunu ortaya çıkarıyor.


Birçok dil ve kültürde sayısız isim ve nitelikle anılmış yumuşaklık. “Latincede dulcis mümkün olan tüm yumuşaklıkları belirtirken, sauvitas Tanrı’yı niteler.” Yunancada proates ve praüs kelimeleri vardır. Vulgata bu kelimeleri mites, yani fakirler ve uysallar olarak çevirir. “Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar,” der Kitab-ı Mukaddes’in Mutluluklar bölümü. “İbrani dilinde yumuşaklık әnavah kelimesiyle ifade edilir ve alçak gönüllü, mütevazi kişiyi işaret eder”. Buradan kitaptaki en güzel tablolardan biri olan Gandhi’nin şiddet karşıtı direnişi yoluyla Vedalara ilerleriz. Bu tabloda Mahatma’yı üç büyük muhatabıyla; Tolstoy, Ruskin ve Thoreau’yla sohbet ederken görürüz.



Diğer Kitaplarımız

bottom of page